Yatmadan Önce 1OO Fırça Darbesi
Yatmadan Önce 1OO Fırça Darbesi’nden…
Ne düşünüyorum biliyor musun? Günlük tutmanın aslında hiç de iyi bir fikir olmadığını. Kendimi iyi tanıyorum ve nasıl bir kumaştan yapıldığımı biliyorum. Çok geçmeden defterin anahtarını bir yerlerde unutacağım ya da kendimi, kendi düşüncelerimden kıskanarak, isteyerek yazmayı bırakacağım. Ya da belki, pek saygılı sayılmayan annem, çaktırmadan kâğıtlarımı karıştıracak. Yapmadığı şey de değil. Ben kendimi salak gibi hissedeceğim ve yazmaktan vazgeçeceğim.
İçimi dökmekle iyi mi yapıyorum bilmiyorum, ama hiç değilse zaman geçiriyorum.
Günlük, Mutluyum! Dün Alessandra ile bir partiye gittim. Yüksek topuklarının üzerinde upuzun, her zamanki gibi çok güzel ve yine her zamanki gibi kaba sabaydı. Ama çok tatlı ve sevimliydi. Bu türden eğlencelerde canım sıkıldığından, hem de kolumu kaldıramadığım dünkü boğucu sıcak yüzünden, başta pek gitmek istememiştim. Ancak Alessandra onunla birlikte gitmem için o kadar yalvardı ki, sonunda gitmeye karar verdim.
Scooter’ın üstünde, şarkı söyleye söyleye şehrin dışındaki tepelere vardık. Yazın kurak geçmesi gür ve yemyeşil tepeyi kuru ve çorak hale getirmişti. Nikolosi halkı meydanda büyük eğlence için toplanmıştı. Akşam saatlerinin serinlettiği asfalt üzerine yerleştirilmiş tezgâhlara kuru meyve ve şekerlemeler koyulmuştu. Gideceğimiz ev, iyi aydınlatılmamış dar ve kısa bir yolun sonundaydı. Bahçe kapısına geldiğimizde Alessandra birilerini selamlamak istercesine el kol hareketleri yapmaya ve “Daniele, Daniele!” diye yüksek sesle bağırmaya başladı.
Bağırdığı kişi yavaş adımlarla yaklaştı ve selam verdi. Karanlıkta tam olarak görülmese bile yakışıklı birine benziyordu. Alessandra bizi tanıştırdı. Hafifçe elimi sıktı. İsmini fısıldadı. Utangaç biri olduğunu düşünerek gülümsedim. Karanlıkta aniden bir şey ışıldadı; şaşırtıcı parlaklıkta ve beyazlıktaki dişleri. O zaman elini daha kuvvetlice sıkarak “Melissa.” dedim yüksek sesle. Dişlerim onunkiler kadar beyaz olmasa bile, parıldayan ve aydınlanmış gözlerimi fark etmiştir düşüncesiyle… İçeri girdikten sonra, aydınlıkta onun daha da yakışıklı olduğunu fark ettim. Tam arkasından yürüyordum ve her adım atışında sırt kaslarının hareketi görüyordum. Onun yanında, bir altmış boyumla kendimi…