Pierrette / Honoré de Balzac

PierrettePierrette

Pierrette’den…

Bu sırada Pierrette’in alt katındaki odada bir ispanyolet sesi duyuldu. Breton’lu kızın ödü koptu ve Brigaut’ya: “Kaçın!” dedi. İşçi aşağı kentin anacaddesine çıkan bu sokağın dönemecindeki değirmene doğru ürkmüş bir kurbağa gibi sıçradı. Ama çevikliğine karşın, kabaralı ayakkabıları Provins’in küçücük kaldırımında çınlayarak, değirmenin müziği içinde kolayca ayırt edilebilen ve pencereyi açan kişi tarafından işitilebilen bir ses çıkardı.

Bu bir kadındı. Hiçbir erkek, kısa ceketli bir halk ozanını dinlemek için o tatlı sabah uykusunu bırakmaz, ancak bir kız bir aşk şarkısı duyunca uyanır. Sözü edilen, bir kızdı, hem de evde kalmış bir kız. Yarasalara özgü bir hareketle panjurlarını açıp her yöne baktı ve kaçmakta olan Brigaut’nun belli belirsiz ayak seslerini ancak duyabildi.

Evde kalmış çirkin bir kızın sabahleyin pencerede ortaya çıktığını görmekten daha korkunç bir şey var mıdır? Gezginleri küçük kentlerden geçtikleri sırada eğlendiren tüm gülünç görünümler içinde bu görüntü, en sevimsiz olanı değil midir? Gülünemeyecek kadar hüzünlüdür, iğrençtir de. Kulakları o kadar hassas olan bu evde kalmış kız, güzelleşmek için kullanılan her türlü yapmacıklı şeylerden yoksun olarak ortaya çıkıyordu: Ne takma saçları vardı ne de geniş ve işlemeli yakalığı.

Kafasında gece takkesi diye yaşlı kadınların taktığı ve uykuda kımıldanırken yukarıya kaymış siyah taftadan küçük bir torba vardı. Bu dağınıklık ona ressamların büyücü kadınlara mal ettikleri tehdit edici bir hava veriyordu. Yeterince gizleyemediği kurumuş şakaklarının, kulaklarının ve ensesinin kırışıklıkları, boynunda bükümlü kordonlarla bağlanmış gömleğin beyaz renginin ortaya çıkardığı kırmızı tonlarla daha da belirginleşiyordu. Önü biraz açık bu gömleğin aralığı çirkinliğine pek aldırış etmeyen yaşlı bir köylü kadının göğsünü sergiliyordu.

Pek zayıf kolları üstüne kumaş örtülmüş bir baston izlenimi uyandırıyordu. Penceresindeki bu matmazel, çehresinin kimi İsviçreli yüzlerin olağanüstü tombulluğunu andıran genişliğiyle oldukça heybetli görünüyordu. Hatlarıyla tam bir çirkinlik arz eden ve tonları alacalı bulacalı bu yüz, bir fizyonomisti tiksindirecek ölçüde kuru ve duygusuzdu. Yüz ifadeleri tam o anda görülen genellikle

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir