Ormanda Unutulan Askerler / John Keats

Ormanda Unutulan AskerlerOrmanda Unutulan Askerler

Ormanda Unutulan Askerler’den…

Hedges şapkasını gözlerinin üstüne indirdi. Çevresine öfkeli öfkeli bakınıyor, geniş kenarlı hasır şapkası da bu bakışları gizleyemiyordu. Yüzbaşı rütbesinin işaretlerini hasır şapkasının üzerine takmıştı. Yol göstermek için ayağa kalktı. Arkasından Offret, en geride de Fertig geliyordu. Dudaklarına boyuna hindistan cevizi yağı sürmekteydi. Maden işletmelerinde beş yıl çalışmıştı ama, tropik güneşinin zararlarına karşı hâlâ bağışıklık edinememişti. Dudakları da korkunç derecede çatlamıştı.

Amerikalılar gözü pek bir tavırla ilerliyordu fakat yine de ihtiyatlıydılar. Çevrelerinde kahve fidanları, dağların eteğinde birkaç muz bahçesi, ekmekağaçları vardı. Yerlilerin etini de yedikleri, iri kertenkeleler ürkerek kaçışıyorlardı. Bütün bunlar Amerika’daki Maryland’ın kırsal bölgelerinin Temmuz ayındaki hâlini andırıyordu. Her ağaçlığı, her çalılığı iyice inceliyorlardı.

Hani çocuk dergilerinde birtakım bulmaca resimler vardır. Resmin bir yerinde bir kafa gizlidir de onu bulmak gerektir. İşte, Filipinler’in kırsal bölgeleri de hemen hemen böyle bir resmi andırıyordu. İlkin sert ışıkları göz kamaştıran bir muz çiftliği, sonra koyu renk yapraklar; ağaçların esmer kümeleri ve kapkara gölgeler görünüyordu. Bu gölgeleri adamakıllı inceleyince, insan birtakım nesnelerin belirdiğini görüyordu. Meselâ, palmiye yapraklarından yapılmış bir kulübe, ama bu da dalların altında göze çarpmamaktaydı. Derken birdenbire, yavrularının ortasında homurdanan bir dişi domuz gözünüze çarpıyordu.

Daha ileride beyazlı kahverengili iki köpek görünüyordu. Son olarak da evinin önündeki tahta sıranın üzerinde uyuyan bir adamı, açık pencerenin önünde çocuğunu emziren bir kadın fark ediliyordu. Boynuzlarına kadar yüklü bir manda sürüklenircesine, zar zor ilerliyor, yarım düzine kadar çıplak yumurcak yapraklarla oynuyor, tavuklarla ördekler eşeleniyorlardı. Bakışlar başka bir yöne çevrildiğinde, aynı muz bahçesinde bunun kadar değişik bir başka sahne gözler önüne serilecekti.

Bizimkiler hiçbir şeyi gözden kaçırmıyorlardı. Çünkü, gördükleri her gölge bir Japon olabilirdi. General Sharp’ın ordusundan ayrı düşmüşlerdi. Şimdi kendilerinin de izledikleri dar yolun bitiminde, vadide bir Japon kolu bulunduğunu sanıyorlardı. İşte, bu kolun çevresinde dolaşarak general Sharp’ın ordusuna ulaşmaya çalışacaklardı. Üstleri başları kir pas içindeki bu adamlar işte

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir