Nucingen Bankası / Honoré de Balzac

Nucingen BankasıNucingen Bankası

Nucingen Bankası’ndan…

Paris’in en kibar içkili lokantalarında hususi locaları birbirinden ayıran tahta bölmelerin ne kadar ince olduğunu bilirsiniz. Meselâ Very’de, en geniş salon, arzuya göre konulan veya kaldırılan bir bölme ile ikiye ayrılmıştır. Nakledeceğimiz sahne orada değil ama adını söylemek işime gelmeyen iyi bir yerde geçti. Biz iki kişiydik, yalnız ben de Prud’homme de Henri Monnier gibi söyleyeceğim: «Yanımdakinin adını bildirerek onu lekelemek istemem». Birçok bakımdan nefis olan bir yemeğin tadına varıyor, küçük bir salonda, bölmenin de ince olduğunu fark ettikten sonra, alçak sesle konuşuyorduk.

Biz et yemeğine başladığımız halde, ateşin çıtırdamasından başka bir şey duymadığımız yanımızdaki locaya henüz kimsecikler gelmemişti. Saat sekizi çalarken bir sürü ayak sesi ve konuşmalar duyuldu. Garsonlar şamdanlar getirdiler. Bu hal bize yanımızdaki salonun işgal edildiğini açıklamış oldu. Sesleri tanıyınca, kimler olduklarını anladım.

Bunlar, bugünkü neslin birbirini kovalayan dalgalarının köpüklerinde meydana çıkmış en cüretli karabataklardan dördüydü; mevcudiyetleri bir muamma olduğu gibi, gelirleri, mal ve mülkleri olmadığı da bilinen, fakat iyi yaşayan sevimli delikanlılardı. Savaşların en amansızı kesilen modern sanayinin bu zeki önderleri, endişeleri alacaklılarına bırakır, zevkleri kendilerine ayırır, giyim kuşamdan başka şeye de merak etmezler.

Esasen, belki de rollerini yapamamak korkusuyla, yaprak sigaralarını, Jean Bart [Ünlü Fransız denizcisi (1650-1702)] gibi, bir ton barut üstünde içecek kadar yiğit; küçük gazetelerden daha fazla ve kendi kendileriyle eğlenecek kadar da alaycı; keskin görüşlü ve güç kanan, haris ve müsrif, her işte parmağı olan, başkalarına haset eden fakat kendilerinden memnun kimselerdir; zaman zaman derin politikacı olan, her şeyi tahlil eden, her şeyi sezen bu adamlar, girmek istedikleri çevrede henüz kendilerini tanıtamamışlardı. Dördü arasında yalnız biri sonradan görmeydi, o da merdivenin daha ilk basamağında bulunuyordu. Parası olmak bir şey ifade etmez ve sonradan görme bir insan, eksik taraflarını ancak kendisine yapılan altı aylık bir tabasbustan sonra anlar. Az konuşkan, soğuk, yemek meraklısı, zekâdan mahrum, adı da Andoche Finot olan bu adam

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir