Katıksız Mutluluk / Katherine Mansfield

Katıksız MutlulukKatıksız Mutluluk

Katıksız Mutluluk’tan…

Lottie’yle Kezia’ya iki parmak yer bile kalmamıştı faytonda. Pat onları bavulların üstüne savurduğunda ne yapacaklarını şaşırdılar; büyükannenin kucağı doluydu, çocuk yığınını herhangi bir uzaklığa kucağında taşıması beklenemezdi Linda Burnell’den. Onlara tepeden bakan Isabel sürücü yerinde yeni uşağın yanına tünemişti. Yere bavullar, çantalar, kutular yığılmıştı. “Bunlar gözümün önünden bir an bile ayıramayacağım mutlak gereklilikler,” demişti Linda Burnell, sesi bitkinlikten, heyecandan titreyerek.

Sarı metal çıpalı düğmeleri olan paltoları, savaş gemisi kurdeleli küçük, yuvarlak şapkalarıyla çarpışmaya hazır, bahçe kapısının hemen iç yanındaki çimenlik parçasında durdu Lottie’yle Kezia. El ele, yuvarlak ciddi gözlerini dikmiş, bir mutlak gerekliliklere, bir annelerine baktılar.

“Onları bırakmak zorunda kalacağız düpedüz. Hepsi bu. Düpedüz onları başımızdan atmak zorunda kalacağız,” dedi Linda Burnell. Tuhaf, küçücük bir kahkaha uçuştu dudaklarında; düğmeli deri minderlere yaslandı, gülmekten dudakları titrerken gözlerini yumdu. Neyse ki oturma odası perdeleri arkasından bu sahneyi izlemekte olan Mrs. Samuel
Josephs tam o anda bahçe yolunda badi badi yürüyerek çıkageldi.

“Niye sırf bu öğleden sonralığına çocukları bana bırakmıyorsunuz Mrs. Burnell? Akşama geri geldiğinde yük arabasında arabacıyla gidebilirler. Şu yolda duran şeylerin de gitmesi gerekiyor, değil mi?”

“Evet, evin dışındaki her şey gidecek güya,” dedi Linda Burnell, ön çimenlikte tepetakla duran masalara, iskemlelere doğru beyaz elini savurdu. Ne tuhaf görünüyorlardı! Ya onların öteki türlü durmaları gerekiyordu ya da Lottie’yle Kezia’nın da tepetakla olmaları. Şöyle demek dilinin ucuna geldi: “Tepetakla durun çocuklar, arabacıyı bekleyin.” Bu durum gözüne öylesine gülünç göründü ki Mrs. Samuel Josephs’le ilgilenemedi.

Şişko, gıcırdayan beden bahçe kapısına yaslandı, kocaman pelte surat gülümsedi. “Meraklanmayın, Mrs. Burnell. Lottie’yle Kezia benim çocuklarımla birlikte çocuk odasında çay içerler, sonra da onları yük arabasına bindiririm.”

Büyükanne bunun üzerinde durdu. “Evet, gerçekten de neredeyse en iyi çözüm bu. Size çok şey borçluyuz, Mrs. Samuel Josephs. Çocuklar, Mrs. Samuel Josephs’e, ‘teşekkürler’ deyin.”

İki durgun cıvıltı yükseldi: “Teşekkürler, Mrs. Samuel Josephs.”

“Haydi bakalım, iyi

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir