Gazap Üzümleri
Gazap Üzümleri’nden…
Yolun kıyısındaki küçük lokantanın önünde kırmızı renkli kocaman bir nakliye kamyonu duruyordu. Yatay egzoz borusu kendi kendine mırıldanıyor, borunun ucunda hemen hemen görünmeyecek kadar hafif, mavi bir duman dolaşıyordu. Yeni bir kamyondu bu. Kırmızı boyası pırıl pırıl. Üzerinde on iki pusluk yazılarla: Oklahoma Şehri Nakliyat Şirketi yazılı. Çift lastikleri yepyeni. Büyük arka kapılarının kilitlerinden pirinçten kapı tokmakları dışarıya doğru fırlamış.
Kapıları ve pencereleri ince telle örtülü, lokantada dinleyen olmadığından, radyo hafifletilmiş, bir dans havası çalmakta. Küçük bir vantilatör kapının üzerindeki yuvarlak deliğinde dönüyor, sinekler pencere ve kapıların üstündeki tellere çarparak vızıldayıp duruyorlar. İçeride bir adam, yani kamyonun şoförü, bir iskemleye oturmuş, dirseklerini tezgâhın üzerine dayamış, kahve tezgâhının arkasında tek başına iş gören ince yapılı garson kıza bakıyor. Yol lokantalarının kibar ve saygısız diliyle konuşuyor:
— Üç ay önce gördüm, bir ameliyat geçirmiş. Bir şeyini almışlar, ama nesini, şimdi unuttum.
Kız da cevap veriyor:
— Ben onu göreli daha bir hafta olmadı. Hiçbir şeyi yoktu. Zom olmadığı zamanlar iyi çocuktur.
Arada sırada tel kapıda sinekler vızıldıyor, kahve makinesi buhar fışkırtıyor… Garson kız makineye bakmadan aleti tutuyor, kapatıyor.
Dışarıda, yolun kıyısında yürüyen bir adam, yolun öte yanına geçerek kamyona yaklaştı. Kamyonun önünden yavaş yavaş geçerken pırıl pırıl parlayan tamponlara elini sürdü. Camın üstündeki «Yolcu almaz» levhasına baktı. Bir an yeniden yoluna devam etmek istedi. Ama vazgeçti. Kamyonun lokantaya bakmayan basamağına oturdu. Otuzundan çok göstermiyordu bu adam. Gözleri koyu kahverengiydi, aklarında bile kahverengi izler vardı. Elmacık kemikleri çıkık ve birbirinden uzaktı. Yanaklarından, ağzının çevresinden dolaşarak, aşağı doğru güçlü, derin çizgiler iniyordu. Üst dudağı uzundu. Dişleri ileri doğru çıktığından, dudakları dişlerini kapamak için yayılmış gibiydi. Bu adam, ağzını daima kapalı tutardı. Elleri kabaydı. İri parmakları ve istiridye kadar kalın ve tırtıllı tırnakları vardı. Baş parmağıyle şehadet parmağı arası ve avucunun içi nasırlardan pırıl pırıl parlıyordu.
Adamın elbiseleri yepyeniydi. Ucuz ve yepyeni şeyler…