Clea – İskenderiye Dörtlüsü #4 – Lawrence Durrell

CleaClea

Clea’dan…

Doğruluk değeri olan bir sözdü bu, çünkü İzmir gemisi ancak postayı ya da kırk yılda bir birkaç paket makarna, biraz bakır sülfat, bir pompa gibi şeyleri bırakacak kadar dururdu burada. Adalıların gereksinimleri çok azdır. Zeytinliklerin arasından, konuşa konuşa köye doğru yürüdük birlikte. Mnemjian gene öyle su kaplumbağası gibi ağır ağır, güçlükle yürüyordu. Ama benim işime geldi bu, çünkü ona birkaç soru sormak, verdiği yanıtlardan orada ne gibi değişik durumlarla, bilmediğim etkenlerle karşılaşacağım konusunda birtakım ipuçları elde etmek olanağı buldum.

“Savaştan bu yana pek çok değişiklik oldu. Doktor Balthazar çok hasta. Hosnaniler’in Filistin’de çevirdikleri dolapları biliyor musun? Nasıl tepetaklak olduklarını? Mısırlılar mallarına el koymaya çalışıyorlar. Çoğuna da koydular. Evet, artık yoksullar, başları da dertten kurtulmuş değil. Öteki hâlâ Karm Abu Girg’de gözetim altında. Ne zamandır gören yok onu. Nessim özel bir izinle rıhtımda ambulans sürücülüğü yapıyor, haftada iki gün. Çok tehlikeli. Çok kötü bir hava saldırısı oldu, bir gözüyle bir parmağını kaybetti.”

Neye uğradığımı şaşırdım: “Nessim mi?” Çelimsiz adam tumturaklı bir biçimde başını sallayarak onayladı. Dostumun bu hiç beklemediğim yeni imgesi beynime bir kurşun gibi saplandı. “Aman Tanrım,” dedim, sanki bu isyanın yerindeliğini onaylar gibi başını salladı berber. “Çok kötüydü,” dedi. “Savaş bu, Darley.” Sonra birden aklına daha mutlu bir düşünce geldi, levantenlerin maddeye verdikleri sarsılmaz değerden başka bir şey yansıtmayan o çocuksu gülüşüyle bir kez daha güldü. “Ama savaş aynı zamanda karlı bir iş. Dükkânlarım gece gündüz çalışıp orduların saçlarını kesiyor. Üç salon, on iki yardımcı! Göreceksin, nefis. Pombal, ‘Artık ölüleri yaşarken tıraş ediyorsun,’ diye takılıyor.” Sessiz, kibar bir gülüşle iki büklüm oldu.

“Pombal döndü mü?”

“Tabii. Şimdi, Özgür Fransız Kuvvetleri’nde yüksek bir adam. Sör Mountolive’le görüşmeler yapıyor. Mountolive de hâlâ orada. Senin zamanından pek çok kişi var, Darley, gelince göreceksin.”

Beni böyle kolayca şaşırtmaktan çok hoşlanmış görünüyordu Mnemjian. Sonra öyle bir şey söyledi ki, kafamı allak bullak

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir