Ceza Kolonisinde
Ceza Kolonisinde’den…
çıkardı, “yakında üç sene olacak, arkadaşım bize misafir gelmişti ya. Ondan pek hoşlanmadığını hatırlıyorum. Sana en az iki kere onun burada olmadığını söyledim, oysa tam o sırada benim odamda oturuyordu. Onu sevimsiz bulmanı gayet iyi anlıyordum, arkadaşımın kendine has tarafları vardır. Ama sonra yine de gayet iyi sohbet ettiniz. O zaman çok gurur duydum onu dinlemenden, sözlerini onaylamandan, ona sorular sormandan. İyice düşünürsen hatırlayacaksın. Rus Devrimi üzerine inanılmaz hikâyeler anlatmıştı. Mesela bir iş yolculuğunda, Kiev’de bir karışıklık sırasında, bir balkonda bir rahip gördüğünü: Adam avucunu keserek kalın bir haç çizmiş, sonra elini kaldırıp kalabalığa seslenmiş. Sen kendin de bu hikâyeyi şurada burada tekrar ettin.”
Bu arada Georg babasını yine oturtmayı ve keten külotunun üzerine giydiği penye pantolonunu, sonra da çoraplarını usulca çıkarmayı başarmıştı. İç çamaşırının pek de temiz olmadığını görünce, babasını ihmal ettiği için kendini suçladı.
Babasının çamaşır değiştirmesini kontrol etmek de kesinlikle onun görevi olmalıydı. Babasının geleceğini nasıl düzenleyecekleri konusunda nişanlısıyla henüz açık bir şekilde konuşmamışlardı, çünkü tek kelime etmeden, babanın eski dairede kalacağından hareket etmişlerdi. Fakat şimdi, o anda olanca kararlılığıyla, babasını gelecekteki evine almaya karar verdi. Yakından bakılınca neredeyse, babaya orada gösterilecek özende fazlaca geç kalınmış olabileceği görülüyordu.
Babasını kollarında yatağa taşıdı. Korkunç bir duygu kapladı içini, yatağa giderken attığı birkaç adım sırasında, göğsünde babasının saat zinciriyle oynadığını fark edince. Babayı hemen yatıramadı yatağa, o kadar sıkı tutunmuştu adam bu zincire.
Fakat yatağa yatar yatmaz da her şey yoluna girer gibi oldu. Üstünü kendi kendine örttü, sonra yorganı bir daha, omuzlarının bir hayli üzerine çekti. Georg’a dostça olmadığı söylenemeyecek bir ifadeyle baktı.
“Değil mi, hatırladın onu şimdi, ha?” diye sordu Georg ve cesaret vermek istercesine baş sallayarak.
“İyi örtündüm mü şimdi?” diye sordu baba, sanki ayaklarının yeterince örtülüp örtülmediğine bakamazmış gibi.
“Memnunsun demek yatakta olmaktan,” dedi Georg ve adamın üstünü daha sıkıca örttü…