Bir Havva Kızı / Honoré de Balzac

Bir Havva KızıBir Havva Kızı

Bir Havva Kızı’ndan…

Resim çizmeyi onlara evde kalmış bir kadın öğretmişti. Kerli ferli bir papazdan gramer, lengüistik, tarih, coğrafya ve kadınlara yetecek kadar hesap dersi aldılar. Öğretici Mektuplar, Noel’in Edebiyat Dersleri gibi papazın izin verdiği kitaplardan bazı parçalar akşamları yüksek sesle okunurdu. Ama gene de annelerinin öğretmeninin gözetiminde. Olur a! Karşılarına, ne demek istediği adaba uygun bir şekilde anlatılmazsa, çocukların aklına kötü şeyler getirebilecek bir bölüm çıkabilirdi. Fénelon’un Télémaque’ı tehlikeli görülmüştü.

Kontes de Granville kızlarını, onlardan Marie Alacoque’a benzeyen birer melek yaratmak istercesine seviyordu. Ama onlara bıraksanız, daha az faziletli ve daha sevimli bir anneyi tercih ederlerdi. Bu eğitim sistemi meyvelerini verdi. Kendilerine bir boyunduruk gibi kabul ettirildiği ve zahmetli olduğu için, dinî gerekliliklerin yerine getirilmesi bu masum gönülleri, sanki suçluymuşlar da cezalarını çekiyorlarmışçasına bezdirdi.

Dini, duygularını baskı altına almış, üstlerinde çok derin izler bırakmış olmasına rağmen, sevemediler. Çifte Marie’ler ya birer aptal haline gelecek ya da hürriyeti seçeceklerdi. Onun için, dış dünyayla temasa gelip bazı fikirlerin mukayesesini yapar yapmaz evlenme arzularını dile getirdiler. Bunu isterken aslında o çarpıcı zarafetlerinin ve kıymetlerinin farkında bile değildiler. Kendi ruh berraklıklarından habersiz olunca, hayatı nereden bilecekler?

Mutluluğu değerlendirecek hayat tecrübeleri olmadığı gibi mutsuzluğa karşı da silahsızdılar. Bu anne hapishanesinde tek tesellileri birbirleriydi. Geceleri alçak sesle fısıldaşmalar yahut annelerinin bir an başlarından ayrılmasından yararlanarak karşılıklı sarf edilmiş birkaç cümle, bazen kelimelerin ifadede aciz kaldığı nice düşünceyi dile getirirdi. Birçok kere, bütün gözlerden kaçırılan ve birbirine duygularını ileten bir bakış acı bir hüzün şiirine benzerdi.

Bulutsuz bir gökyüzü görmek, çiçeklerin kokusu, bahçede kol kola yapılmış bir gezinti onlara tarifsiz sevinçler verirdi. Bir elişinin bitişi onlar için çocuksu bir mutluluk kaynağıydı. Annelerinin onların gönüllerini doyuracak imkânları vermekten ve zekâlarını geliştirmekten uzak olan çevresi zihinlerini karartıyor, duygu dünyalarını hüzne boğuyordu. Zira bu çevre namus budalası, kara kuru, güzellikten nasibi olmayan yaşlı kadınlardan oluşuyordu. Konuşmaları

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir