Bir Çift Yürek / Marlo Morgan

Bir Çift YürekBir Çift Yürek

Bir Çift Yürek’ten…

Sadece bir çatısı ve üç duvarı olan barakaya gittik. Bildiğimiz anlamda kapı ve pencere yoktu. Burası sadece güneşten korunmak ya da koyunlara sığınak olması amacıyla yapılmıştı. İçeride ısı daha da yüksekti, çünkü taşlarla çevrili bir çemberin ortasında bir ateş daha yanmaktaydı. Burada İnsanî gereksinimlere yanıt vermesi beklenebilecek nesneler bulunmuyordu: iskemle, yer döşemesi veya bir vantilatör olmadığı gibi elektrik de yoktu. Tüm mekân kırık dökük tahta parçalarıyla birbirlerine tutturulmuş tenekelerden oluşmuştu.

Dışarıdaki parlak güneş ışığına alışan gözlerim, dumanın ve gölgenin oluşturduğa loşluğa da uyum sağladı. İçeride, kimi kuma oturan, kimi ayakta duran bir grup yetişkin Aborijin vardı. Erkekler saçlarındaki bağlar, kollarına ve ayak bileklerine bağladıkları tüylerle rengarenk bir görüntü sergiliyorlardı. Onların da kalçasının etrafına sarılı duran, şoförünkine benzeyen bir kumaş parçası vardı. Çevirmenimden farklı olarak hepsi yüzlerine, kollarına ve bacaklarına beyaz bir boyayla karmaşık desenler çizmişlerdi. Kertenkele desenleri kollarını, yılanlar, kangurular ve kuşlar bacaklarının üst kısmıyla sırtlarını süslüyordu.

Kadınlar daha gösterişsizdiler. Boyları neredeyse benim kadardı, ortalama bir metre yetmiş santimdiler. Çoğu oldukça yaşlıydı ama kakaolu süt rengindeki tenleri yumuşacık ve sağlıklı bir görüntüye sahipti. Hiç birinin saçının uzun olmadığını fark ettim, pek çoğunun kıvırcık saçı ense boyunda kesilmişti. Saçları daha uzun olanlarsa, bunu siyah bir bantla toplamıştı. Girişin yanında duran oldukça yaşlı, beyaz saçlı bir kadın, boynuna, bileklerine çiçeklerden yapılmış taçlar takmıştı. Bu taçlarda son derece sanatsal bir dokunuş olduğu belliydi, her bir tomurcuğun tam ortasında yaprakların ayrıntıları, çiçeklerin erkeklik organları dikkat çekiyordu. Kadınların tümü ya iki parçalı bir giysi ya da bana verilene benzer bir örtü ile örtünmüşlerdi. Yetişme çağındaki bir oğlanın dışında, ortalıkta ne bir bebek, ne de bir çocuk vardı.

Bakışlarım, odanın en gözalıcı süslerini taşıyan kişisine kaydı; bu bir erkekti, kapkara saçlarını beyaz çizgiler bölüyordu. Kısa sakalı yüzündeki soylu ve güçlü anlatımı daha da belirgin kılıyordu. Başında rengarenk papağan tüylerinden yapılmış

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir