Ateş Yakmak
Ateş Yakmak’tan…
Adam, donmuş Yukon üzerindeki anayoldan ayrıldı, dik bir bayırdaki ladin ormanlığın arasından doğuya doğru uzanan az çiğnenmiş belli belirsiz toprak yola saptı; hava soğuk mu soğuk, ortalık puslu mu pusluydu… Bayır epeyce dikti, doruğa ulaşınca saatime bir göz atmak bahanesiyle durakladı: Dokuz olmuştu. Gökyüzünde bulut mulut yoktu, gel gelelim güneş de yoktu, dahası güneşin varlığını belirtecek en küçük bir ışık kırıntısı bile yoktu.
Açık bir gündü, ama güneş olmadığı için midir nedir, her şeyi cansıkıcı bir bezginlik kaplamıştı; gözle görülmez elle tutulmaz bir örtü ortalığı bir kefen gibi sarıp sarmalayarak günü karartmıştı sanki. Güneşin yokluğu adamı hiç mi hiç kaygılandırmıyordu. Güneşsiz havalara alışkındı çünkü. Günler var ki güneş yüzü görmemişti. O güleç yuvarlağın tam güney doğrultusunda, çevren çizgisinin hemen üstünde şöyle bir görünmesiyle batması için, daha birkaç günün geçmesi gerektiğini biliyordu.
Adam döndü, geldiği yöne bir göz attı. Yukon İrmağı bir mil genişliğindeki yatağı ve altında bir metre kadar buz tabakasıyla kaplı olarak boydan boya uzanıyordu. Bu buz tabakasının üstünde bir o kadar da kar vardı. Karlar bembeyaz, dalga dalga yayılıyordu.
Buzların yer yer sıkışıp yükseldiği bölümlerde hoş büklümler oluşmuştu. Kuzey ve güney, göz alabildiğine bembeyaz uzanıp gidiyordu, yalnızca güneyde lâdin ağaçlarıyla kaplı adanın çevresinde döne dolaşa ilerleyen ve kuzeyde yine ağaçlar içindeki başka bir adanın yanından kıvrıla büküle dolanarak gözden yitip giden esmer bir çizgi bölüyordu bu beyazlığı… Bu esmer çizgi yoldu -anayol- güneye doğru beş yüz mil ötede Chilcoot geçiti’ne, Dyea’ya, tuzlu suya uzanırdı; kuzeye doğru yetmiş mil ötede Dawson’a, yine kuzeye doğru bin mil ötede Nulato’ya çıkardı; buradan bin beş yüz mil daha gidildi miydi Bering denizi kıyısında St. Michael’e varılırdı.
Gelgeldim bütün bunlar -taa uzaklara uzanan saç teli gibi bu ipincecik bu gizemli yol; güneşsiz gökyüzü; bu amansız soğuk; ve bu garip, bu yabanıl tekinsizlik- adamı hiç etkilemiyordu. Üstelik bütün bunlar hani…