Nefret Dolu Bir Akşam
Nefret Dolu Bir Akşam’dan…
Kapıdan içeri girdiğim andan itibaren bir gerginlik vardı zaten ortamda. Tek kelime edememiştim. Zaten o da etmemi ister gibi değildi. Yüzündeki ifadeden hiçbir çıkarım yapamıyordum.
Sert adımlarla salonu geçip koridora yönelirken çantasını bir kenara fırlatmıştı. Yavru köpek edasıyla arkasından gidiyordum. Başından beri onun büyüleyici havasına kapılmıştım. Geçen onca zamana rağmen hala bağlılıkla hareket ediyordum.
Yatak odasının kapısını tekmeleyip içeri girdi. Ben de arkasından… Ellerini beline koyup sanki bir şeylere sinirlenip kafasında kuruyor gibiydi. Sağ ayağını yere aralıklarla vurmasından dolayı anlamıştım ki bana çatacakmış havasındaydı.
Yapabileceğim pek fazla şeyin olduğunu düşünmüyordum. Yine de denemezsem sonuçları benim açımdan daha kötü oluyordu. Sessiz hareketlerle yatakla onun arasına girdim. Aklımda hiçbir şey, hiçbir kelime ya da cümle yoktu. Ne diyeceğimi, ne soracağımı ya da neyi kabullenip özür dileyeceğimi bilmiyordum.