Osmanlı Barışı
Osmanlı Barışı’ndan…
Ayasofya artık cami olmuştu. Bu cami üzerindeki Türk menkıbelerinin sayısı neredeyse Helen Hıristiyanlarınkine yakındır ve Ayvansarayî örneğinde olduğu gibi yazılır ve okunurdu. (Meslekdaız Stefanos Yerasimos’un bu konudaki çalışmasına iret edelim.) Bir müddet sonra çıkan emirname ile Rum Ortodoks inanıştaki bütün teba, yani Bulgar, Sırp, bazı Arnavutlar, Makedonlar ve Ortodoks inanıştaki Araplar ona bağlandı. Patrik hepsinin dinî, idarî, malî işlerindeki en büyük başıdır. Her türlü okul ve yayın iri onun denetimindeydi. Roma hukuku cemaatin hukukî alandaki mevzuatıdır ve tarihte Roma hukukunun bu dönemine bilindiği gibi Turkokratia denir. İslam hukuku nasıl ki Müslümanları bağlıyor, bazı özgün sahalara müşterek olarak girmek mümkün değildir ve dindarlık sadece bir hayat tarzı değil fikir ve hayata bakıştı (Weltanschauung).
Mamafih devlet ve toplum hayatında, arazi rejiminde ve ceza kanununda hem Eski Türk pagan gelenekler, hem de Roma hukukundan gelen din dışı düzenlemeler vardır. Fatih Sultan Mehmed Han’ın ceza kanunnamesi hükümleri Justinianus’un hukuk kanunlarına yakındır. Bütün Ortadoğu imparatorlukları gibi Bizans maliyesinde de diğerleriyle benzerlikler vardır. Osmanlı eyalet idaresinde, şehir yönetiminde Roma (Bizans) ile benzerlikler vardır. Bazı yazarlar Fatih’in bu hareketlerinde Roma Katolik kilisesinin nüfuzunu kırma iddiasını da ileri sürerler. Mamafih Papa II.Pius kendisine bir mektup yazdı ve Hıristiyanlığa davet etti. “Bunu yaparsan biraz suya ihtiyacın var. Aquae pauxcillium, (En büyük hükümdar) ve arbiter mundi olacaksın diyordu Fatih’e. Ortadoğu’da imparatorluklar birbirini izleyen ve benimseyen, taklit eden şirketlergibidir. İmparatorluğun vasfı, iyi uyarlayıcı olmasıdır.
O devrin Türk vakanüvisi İbn Kemal, Padişah II. Mehmed’in Roma tahtını benimsediğini ve bu nedenle eski imparatorların kanını taşıyan bütün Bizans soylularını idam ettirdiğini yazıyor. Unutmayalım, Osmanlı hanedanı Kantakuzinoslarla akrabaydı. Sultan Orhan, Ionnis Kantakuzinos’un kızı Theodora ile evlenmiştir. Sultan Murad’ın annesi de başka bir Hıristiyan prenses olan Holofero (Nilüfer) idi.
Saray yaşamı ve devlet kültürü bir Roma Caesar’ınkini de andırıyor. Nihayet İran ile benzerlikler vardı. Padişah bazen halife unvanını kullanmıştır (İnalcık, “Mehmed II”…