Bakır Atlı
Bakır Atlı’dan…
Çingeneler gürültülü yığınlarıyla
Besarabya kırlarında göç ediyorlar.
Bugün bir su yamacında obalarıyla
Onlar harap çergelerde geceliyorlar.
Özgürlük gibi, konakları sevinç dolu
Ve barışçıl uykuları gökler altında;
Yarım asılı kilimlerle örtülü
Arabaların tekerleri arasında
Yanıyor ateş. Bir aile ocağın yanında
Akşam aşını pişiriyor. Yüzünde çayırın
Otlanıyor atlar. Çergenin ardında
Açıkta yatıyor evcil bir ayı.
Her şey dipdiri bağrında bozkırın:
Sabahleyin kısa yolculuğuna hazır
Çingene yuvalarının barışçıl tasası,
Kadınların şarkıları, çocuk bağırışları,
Ve yürüyüş örsünün çınıltısı.
Ama sonra üzerine göçebe kampının
İniyor uykulu bir sessizlik,
Sadece duyuluyor ıssızlığında kırların
Köpek havlaması ve at kişnemesi.
Her yanda alazlar sönmüş,
Her şey dingin, ay parıldıyor
Bir başına yücelerinden gökyüzünün
Ve sessiz obayı aydınlatıyor.
Giray oturuyordu, bakışları dalgın;
Ağzında tütüyordu kehribar çubuğu;
Sıralanıyordu çevresinde müthiş hanın
Susan bir seçkin kullar topluluğu.
Her şey sessizdi sarayın içinde;
Hükümdara tapınırcasına herkes
Gazabın ve kederin belirtilerini
Okuyordu kararan çehresinde.
Ama mağrur han bunalınca,
Tahammülsüz bir el sallayışıyla
Herkes, iki büklüm, uzaklaşıyor.
Şaşaasında bir başına yaşıyor o;
Daha özgürce göğüs geçiriyor,
Ciddi alnı daha canlı
Yüreğinin galeyanını anlatıyor.
Fırtına bulutlarını öyle yansıtır
Körfezin kımıltılı camları.
Gururlu ruhunu Giray’ın devindiren ne?
Sarmış nasıl bir düşünce usunu?
Rusya üzerine mi yürüyor savaşla yine,
Yoksa Polonya’ya götürüyor kendi yasasını,
Kan gütmeyle mi yanıp tutuşuyor,
Fitne mi ortaya çıkardı ordu saflarında,
Doğu halklarından mı, yoksa sinsi Cenova’nın
Ama sonra, doymuş yıkımlarına
Ve arsız huysuzluğundan yorgun,
Neva eğimlendi geriye doğru,
Kendi hırçınlığına olmuş hayran
Ve terkederek küçümsemeyle ortalarda
Bütün şikarını. Bir kıyacı aynı böyle,
Peşinde gözü dönmüş çetesiyle
Köyleri basar, keser, kırar,
Yıkar ve yağmalar; inleyişler, naralar,
Şiddet, sövgü, bağırış, ilenmeler!..
Ve çok oyalanmış da vurgunla,
İzlenmek korkusundan ve yorgun,
Haydutlar dönmektedir ivedi evlerine,
Ganimetlerini döke saça yol boyunca.
Sular çekildi ve köprüyolu
Açıldı ve Yevgenim benim
İvedi koşuyor, tutulmuş ruhu,
Umut, korku ve tasa içinde
Koşuyor yatışmaya duran nehre…