SAS / Hongkonglu Üç Dul / Gerard De Villiers

Hongkonglu Üç DulHongkonglu Üç Dul

Hongkonglu Üç Dul’dan…

Dev gibi üç makine, yanıp sönen renkli küçük lambalar, hafif bir uğultu… Cihazların her biri aşağı yukarı dokuz metre uzunluğunda, üç metre yüksekliğindeydi. Yirmi dört saat durmaksızın çalışıyorlardı. Her cihazın önünde oturan operatörleri, koca metal yığınının arasında ufacık gözüküyordu. Cihazların kumanda tuşları bir Boeing’inki kadar karmaşıktı.

Koskoca salonda, duvar boyunca sıralanmış makinelerin hafif gürültüsünden başka ses duyulmuyordu. Tavanla duvarlar, iç ve dış sesleri emen ses geçirmez bir kaplamayla kaplanmıştı.

Malko bu madeni canavarların önünde tarif edilmez bir sıkıntı duydu. CIA şeflerinden Frank Thorpe sanki onun ne düşündüğünü tahmin etmiş gibi bir açıklamada bulundu:

Bu bilgisayar özellikle gürültüden tiksiniyor. On beş desibelden yüksek bir ses ortamında çalıştırıldıklarında, hassas elektronik devrelerin çabucak bozulduğunu farkettik. IBM şirketi de bizim için ses geçirmeyen bu kaplamayı yaptı. Burada, her dört saatte bir operatörleri değiştirmek zorundayız. Yoksa ciddi ruhsal bozukluklar gösteriyorlar.

Malko, klavyenin önünde bir matbaa dizgicisini andıran adama baktı.

Ne diye getirdiniz beni buraya? Bunlar insanın içini karartıyor.

Washington’un banliyösü Langley’de,

Merkezi Haberalma Örgütü‘nün A Binasının üçüncü bodrum katında bulunuyorlardı. Bilgisayar salonunun kapısında, içeriye servis şeflerinin dışında kimseyi sokmayan iki muhafız bekliyordu.

Sizi “Max”ı, yani dünyanın en modern bilgisayarını tanıtmak için çağırdım, dedi Thorpe. Dünyada 9000 serisinden sadece iki büyük bilgisayar var. Biri bu, diğeri de Pentagon’da. Burayı kaplayan bu üç cihazdan ilki aylar ya da yıllar boyunca kodlanmış bilgileri emer.

Frank Thorpe ikinci cihaza doğru birkaç adım attı.

Bu da Max’ın hafızası. Toplanan bütün bilgiler hafızayı besleyen delikli kartlara işlenir. Hafıza ise, topladığı verilerle son derece yararlı öneriler veren üçüncü cihazı, yani “beyin”i besler.

Malko büyülenmiş bir halde anlatılanları dinliyordu. Thorpe içini çekti.

Max olsaydı, Domuzlar Körfezi felaketine uğramazdık. Bize hiçbir zaman yeşil ışık yakmazdı o iş için…

Malko bütün bu açıklamaları oldukça şaşkın bir halde dinliyordu.

Beni buraya aşağılık kompleksine sokmak için mi getirdiniz? diye sordu.

Plan Dairesi

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir