Operada Cinayet / Donna Leon

Operada CinayetOperada Cinayet

Operada Cinayet’ten…

“İyi akşamlar doktor” dedi Fasini, zorla gülümseyerek. Kadın sigarasını ceketinin cebine koyup başını salladı. Arkalarında kalan sahnede Violetta, Monsieur Germont’tan gelen mektubu okumaya başlarken, “Ne oldu?” diye sordu doktor.
Fasini ellerini sertçe ovuşturdu. Ne diyeceğine karar vermek için bu hareketten medet umar gibiydi. “Maestro Wellauer…” diye söze başladı, ama cümlesine uygun bir son bulamadı.

“Hasta mı?” diye sordu doktor sabırsızlıkla.

“Hayır, hayır, hasta değil” dedi Fasini. Yine sustu ve ellerini ovuşturmaya devam etti.

“Onu görsem iyi olur herhalde” dedi doktor, sorar gibi bir ses tonuyla. “Burada, operada mı?”

Fasini’nin dili çözülmeyince, kadın, “Yoksa başka bir yere mi götürüldü?” diye sordu.

Bu sözler direktörü harekete geçirdi. “Hayır, hayır. Maestro soyunma odasında.”

“Biz de oraya gitsek daha iyi olmaz mı?”

“Evet, tabii doktor” diye onayladı Fasini, bu öneriye sevinmişti. Kadına sağ tarafa doğru yol gösterdi, tam kuyruklu bir piyanoyla soluk yeşil renkli kılıfla kaplanmış bir harpın yanından geçerek dar bir koridordan ilerlediler. Fasini, koridorun sonundaki kapalı kapının önünde durdu. Kapıda uzun boylu bir adam bekliyordu.

“Matteo” diye söze başladı Fasini, arkasındaki doktora dönerek; “hanımefendi doktor…”

“Zorzi” dedi kadın kısaca. Resmiyetin hiç sırası değildi.

Sahne amiri yardımcısı Matteo, müdürüyle doktor olduğu söylenen birinin gelmesi üzerine memnuniyetle kapının önünden çekildi. Fasini onun yanından geçti, kapıyı araladı, omzunun üzerinden geriye baktı, sonra küçük odaya girmesi için doktora yol verdi.

Ölüm, odanın ortasındaki koltuğa çökmüş adamın yüz hatlarını çarpıtmıştı. Gözleri boşluğa dikiliydi; dudakları vahşi bir katılmayla aralanmıştı. Gövdesi iyice yana yatık, başı koltuğun arkasına yaslı duruyordu. Kolalı, bembeyaz gömleğinin göğsünde koyu renk bir sıvının bıraktığı iz görülüyordu. Doktor, bir an için bunun kan lekesi olabileceğini düşündü. Bir adım daha yaklaştı, lekenin görünüşünden değil, kokusundan kahve lekesi olduğunu anladı. Kahveye karışmış olan ikinci koku da aynı ölçüde ayırt edilebiliyordu; doktorun o gün kadar sadece kitaplarda okuduğu, keskin, ekşimsi acıbadem kokuşuydu bu.

Doktor o

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir