Casuslar Savaşı
Casuslar Savaşı’ndan…
İkisi de rahat bir nefes aldılar.
«— Dinliyorum paşam, nedir emirleriniz…»
Dinç ihtiyar cebinden küçük bir not defteri çıkarıp on m içindeki yazılara baka baba anlatmaya başladı:
«— Murat Bey, olaylar beş ay evvelinden başlıyor, ben size vak’aları parça parça anlatacağım, sonunda siz bunlardan bir netice çıkaracaksınız…»
Burnuma yine kan ve barut kokulan gelmeye başlamıştı.
«— Memleketteki yeraltı faaliyetlerine dair ilk raporu Ocak ayında aldık. Teşkilâtımızın Mardin Şubesinde bulunan ajanımız merkeze gönderdiği şifrede cenup hududumuzdan gizlice içeri silâh kaçırıldığını açıklıyor, mütemmim malûmatı da ikinci raporunda vereceğini yazıyordu. Fakat ne çare ki bu ikinci rapor elimize geçmedi, zira şifreyi yolladığından iki gün sonra ajanımızı hudut bölgesindeki mayın tarlasında parçalanmış bir halde buldular. Kazaen ölmesine imkân yoktu, zira hem mayınların geçit verdiği noktaları bildirdi, hem de Mardin’in yerlilerindendi.»
«— O bölgeye öldürüldükten sonra atılmıştı o halde?..»
«— Evet, öyle olmuştu. Şubeyi takviye edip oraya yeni bir ekip gönderdiğimiz halde maalesef elimize başka, işe yarar malûmat geçmedi. Tam bunu alelade bir kaçakçılık vakası telâkki ediyorduk ki Antalya büromuzdan başka bir şifre aldık. Alanya civarına gece yanaşmak isteyen iki yüz tonluk bir motor fırtınadan kayalara çarpıp batmış, mürettebatı da boğulmuştu. Ajanlarımızın ilgisini çeken husus sahile vuran külliyetli enkaza rağmen motorun ve cesetlerin hüviyetinin tespit edilememesi idi. Bunun üzerine oraya teşkilâtımıza dahil balık adamlardan bir ekip gönderip dalışlar yaptırdık ve motor hamulesinin son sistem Çekoslovak mamulâtı silâhlar olduğunu öğrendik. Motordaki silâhlarla seferi bir tabur rahat rahat teçhiz edilebilirdi.»
Paşa elindeki defterin yapraklarını yavaş yavaş çevirerek sözlerine devam etti:
«— Haberi basından saklayıp tahkikatı yürütmeye başlamıştık ki, bu sırada İstanbul büromuzun verdiği bir şifre endişelerimizi büsbütün arttırdı. Şile sahillerinde köylüler, su geçirmez torba içinde bir âlet bulmuş ve durumu jandarmaya bildirmişlerdi. Bulunan nesne son model, alıcı – verici bir radyo cihazı idi…»
«— Hatırlıyorum… Yoksa şu hani…»
«— Evet, maalesef bu haber basından saklanamamıştı. Ama gazetecilere rica edince havadisin arkasını bıraktılar…