Şeytan Sofrası
Şeytan Sofrası’ndan…
Tezgâhın ardında oturan kızın on altı yaşında olduğunu biliyordu. Adı Kathleen Ryan’dı ve gençliğinden beri bir tetikçi olan Protestan amcası Michael Ryan’ın yerine kafeyi işletiyordu. Siyah saçlı, çıkık elmacık kemikleri üzerinde öfkeli gözleri olan ufak tefek bir kızdı. Kabul edilen ölçülere göre güzel sayılmazdı. Üzerinde koyu renkli bir kazak, blucin etek ve çizme vardı, Keogh içeri girdiğinde bir taburede oturmuş kitabını okuyordu.
Keogh tezgâhın üzerine eğilerek, “İyi mi bari?” diye sordu.
Kız sakin bir ifadeyle kendisine baktı ve o bakışı, Keogh’a yaşından çok büyük biriyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
“Çok güzel. The Midnight Court.”
“Ama bu İrlandaca.”
Keogh uzanıp bakınca kızın haklı olduğunu gördü.
“Neden olmasın ki? Bir Protestan, İrlandaca bir kitap okuyamaz mı? Neden? Burası bizim de yurdumuz bayım ve siz eğer Sinn Fein ya da o eski palavralardan birindenseniz başka bir yere gitmenizi tercih ederim. Katolikler burada hoş karşılanmazlar. IRA’ya ait bir bomba babamı, annemi ve küçük kız kardeşimi öldürdü.”
Keogh kendini savunurcasına ellerini kaldırdı.
“Aman kızım, ben sadece denizden yeni dönmüş ve bir fincan çay içmek isteyen bir Belfast’lıyım.”
“Konuşmanız pek Belfast’lıya benzemiyor. İngiliz daha doğru olacak sanırım.”
“Babam küçüklüğümde beni oraya götürmüştü.”
Kız bir an kaşlarını çattı, sonra omuzlarını silkti.
“Peki.” Sesini yükseltti. “Mary, bir fincan çay.” Keogh’a, “Yiyecek bir şey yok, az sonra kapatacağız,” dedi.
“Çay yeter.”
Bir dakika sonra kır saçlı ve önlüklü bir kadın çayı getirip tezgâhın üstüne bıraktı.
“Şeker ve süt orada. İstediğiniz kadar alın.”
Keogh söyleneni yapıp bir sterlinlik para uzattı. Kadın üstünü verdi. Kız Keogh’a bakmayarak kitabına uzanıp ayağa kalktı.
“Ben gidiyorum artık, Mary. Bir saat sonra sen de erkenden kapatırsın.”
Ardından arkaya gitti. Keogh çayını kapı yanında bir masaya taşıdı, oturdu, bir sigara yaktı. Kathleen Ryan beş dakika sonra sırtında eski bir trençkot, başında bir bereyle göründü. Keogh’a bakmadan kapıdan çıktı gitti. Keogh çayından birkaç…