Cehennemin Kızıl Hakikati / Clive Barker

Cehennemin Kızıl HakikatiCehennemin Kızıl Hakikati

Cehennemin Kızıl Hakikati’nden…

Ragowski hırıldadı. Elini yanağında gezdirirken şiddetli ölümünün üzerinde bıraktığı mide bulandırıcı solgunluğu örtmek adına kullanılan makyajın bir kısmı silindi. Alelacele mumyalandığı açıktı. Hamburg’un dış muhitlerinin olduğu taraftaki bir mezarlıkta aile anıt mezarına konmuştu.

“Umarım bunca zahmete bana belden aşağı sataşmak için girmemişsinizdir,” dedi etrafa serpiştirilmiş kişisel eşyasını incelerken. “Yine de, etkilenmediğimi söyleyemeyeceğim. Bu büyü işi için saplantılı denilebilecek kadar dikkat gerektiren detaylara inilmiş.”

Büyücülerin Ragowski’yi uyandırmak için kulandıkları N’guize büyüsü, ilk aybaşını gören bir kızın, ilk adet kanının enjekte edildiği, yedi saf beyaz güvercin yumurtasının, cesedi çevreleyen kaymaktaşından yapılmış on bir tasın içine, eşit bir şekilde kırılmasını gerektiriyordu, ki o tasların içinde birçok karmaşık bileşen daha vardı. Saflık, bu büyünün esas niteliğiydi. Kuşlarda tek bir siyah leke bile olmamalıydı, âdet kanının taze olması gerekmekteydi ve siyah tebeşirle kaydedilmiş iki bin yedi yüz dokuz ayrı şey, tasların üzerinden başlayarak ortada yatan, hayata döndürülecek cesede kadar dairesel bir hareketle doğru sırada yerleştirilerek yazılmalıydı. Ne silmeye ne düzeltmeye ne de molaya yer vardı.

“Bu senin işin, değil mi Elizabeth?” diye sordu Ragowski.

Büyücülerden en yaşlısı Elizabeth Kottlove’ın büyüleri en karmaşık ve istikrarsız muhafazalara dayanan yetenekleri, hem iştahını hem de on yıllardır uyku yüzü görmemiş gibi görünen o yüzünü saklayabilecek kadar bol değildi anlaşılan. Başını salladı.

“Evet,” diye cevapladı. “Sana ihtiyacımız var, Joey.”

“Bana böyle demeyeli uzun zaman olmuştu,” dedi Ragows-ki. “Ve bu ismi beni becerirken kullanırdın. Buraya beni becermeye mi çağırdın yoksa?”

Kottlove, büyücü dostlarına -Lili Saffro, Yashar Heyadat, Arnold Poltash ve Theodore Felixson- kısa bir bakış fırlattığında artık kimsenin Ragowski’nin hakaretlerinden zevk alır halde olmadıklarını gördü.

“Gördüğüm kadarıyla ölüm, o sivri dilinden bir şey eksilte-memiş,” diye cevapladı.

“Lanet olsun! Hadi ama,” dedi Poltash. “En başından beri problem buydu! Yaptığımız ya da yapmadığımız, sahip olduğumuz veya olmadığımız hiçbir şeyin bir önemi yok.” Başını iki yana salladı. “Birbirimizi

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir