Gutenberg Galaksisi
Gutenberg Galaksisi’nden…
Kral Lear, “karanlık niyetimiz” sözüyle krallığını parçalara ayıracağını bildirirken, on yedinci yüzyıl başı için siyasal olarak gözü pek ve avangard bir niyeti ifade eder:
Yalnız kral adını, krallığın türlü unvan ve şereflerini alıkoyuyoruz.
İktidar, devlet gelirleri, devlet idaresi hep sizindir, sevgili damatlarım.
Bu sözlerimin teyidi için de işte tacım, bölüşünü!{7} *
Lear, yetkenin merkezden çevreye dağıtılması gibi, son derece modern bir düşünce ortaya koymaktadır. Onun “Karanlık ııiyet”i, Elizabeth döneminde yaşayanlar tarafından sol kanat Makyavelciliği olarak hemen tanınırdı. Önceki yüzyıl boyunca tartışılmış olan yeni iktidar ve örgütlenme kalıpları, artık, on yedinci yüzyılın başında, toplumsal ve özel yaşamın her düzeyinde hissedilmektedir. King Lear, devlet, aile ve bireyin ruhunu etkileyen yeni kültür ve iktidar stratejisinin bir sunumudur:
Biz de bu ara karanlık niyetimizi açıklayalım.
Haritayı verin… Şunu bilin ki, krallığımızı
Üç parçaya böldük;
On altıncı yüzyılda, Mercator izdüşümü çağında, haritanın kendisi de bir yenilik, iktidar ve zenginliğin ufuklarına ilişkin yeni bir vizyonun anahtarıydı. Kolomb, denizci olmadan önce bir kartograf idi; uzay sanki birörnek ve sürekli imiş gibi, dümdüz bir çizgide ilerlemenin mümkün olduğunun keşfedilmesi, Rönesans’ta insan bilincinde meydana gelen önemli bir değişiklikti. daha da önemlisi, harita, King Lear’ın başlıca temalarından birini, görsel duyunun bir çeşit körlük olarak yalıtılmasını hemen öne çıkarır.
Lear, Makyavelci jargonla “karanlık niyet”ini oyunun ilk perdesinde açığa vurur. İlk perdenin başlarında, tabir caizse Doğa’nın karanlığı, Gloucester’ın yakışıklı oğlu Edmund’un gayrimeşru oluşuyla övünmesinde gösterilmiştir: “Meşru bir oğlum daha var, bundan bir yaş kadar büyük; ancak meşrudur diye onu daha çok seviyor değilim.” Gloucester’ın, Edmund’un babası olmaktan duyduğunu söylediği sevince, daha sonra Edgar değinecektir:
Babamın sana can verdiği o karanlık, o günahlı yer
Onun gözlerine malolmadı mı? (V, iii)
Gayrimeşru oğul Edmund, oyunun ikinci sahnesini şöyle açar:
Ey Doğa! Benim tanrıçam sensin!
Ben senin yasalarına kul köleyim.
Kardeşimden on, on beş ay sonra dünyaya geldim diye
Niçin o baş…