Zindan Adası
Zindan Adası’ndan…
Teddy başıyla onayladı, babasının verdiği bezle ağzını sildi.
“Bazen böyle olur,” dedi babası. “Bir hareket vardır ama içinden yukarı fışkırana kadar onu hissetmezsin bile.”
Teddy yine başıyla onayladı. Midesini kaldıran şeyin hareket olmadığını babasına söyleyebilecek durumda değildi.
Denizdi midesini kaldıran. Önlerinde genişliyor, genişliyor, tüm dünyayı kaplıyordu. Teddy okyanusun gökyüzünü yutacağını sandı. O ana kadar, bu kadar yalnız olduklarını anlamamıştı.
Islak, kırmızı gözlerle babasına baktı. “Sorun değil,” dedi babası. Teddy gülümsemeye çalıştı.
1938 yılının yazında babası balina avcılarıyla birlikte denize açıldı ve bir daha geri dönmedi. Ertesi ilkbahar, teknenin parçaları Teddy’nin büyüdüğü Hull kasabasındaki Nantasket kıyısına vurdu. Bir omurga kalıntısı, alt kısmında kaptanın adının kazılı olduğu metal bir plaka, domates ve patates çorbası konserveleri, yırtılmış ve biçimi bozulmuş birkaç ıstakoz ağı, dalgalarla birlikte sahile gelmişti.
Ölen dört balıkçı için, arkası -deniz, cemaatinden pek çok kişinin canını almıştı- denize bakan Azize Teresa Kilisesi’nde bir cenaze töreni düzenlendi. Teddy annesinin yanında durup kaptan, kaptan yardımcısı ve ikinci Dünya Savaşı’ndan parçalanmış bir topuk ve hafızasında iğrenç hatıralarla döndükten sonra gemici barlarında dehşet saçan kıdemli denizci Gil Restak için yapılan konuşmaları dinledi. Restak’ın canından bezdirdiği barmenlerden biri, ölümden sonra bu tür şeylerin affedilmesi gerektiğini söyledi.
Teknenin sahibi Nikos Costa, Teddy’nin babasını hemen hemen hiç tanımadığını, personelinden biri geminin direğinden düşüp bacağını kırdığı için onu son dakikada işe aldığını itiraf etti. Yine de kaptan onu övmüş, işini iyi yapan biri olduğunu söylemişti. Bir insan için bundan daha büyük bir övgü olabilir miydi?
Teddy kilisede öylece dururken babasının teknesinde geçirdikleri o günü hatırlamıştı. Bunu hatırlamıştı, çünkü sonrasında bir daha birlikte denize açılmamışlardı. Babası daima “Bir gün yine gideriz,” diyordu ama Teddy babasının bunu gururu kırılmasın diye söylediğini biliyordu. Babasıyla o gün neler olduğu hakkında hiç açıkça konuşmamışlardı ama adaların arasından evlerine dönerken, Zindan Adası’nı geride bıraktıkları ve önlerinde Thompson Adası’nın bulunduğu ufuk çizgisinin elleriyle…