Roverandom
Roverandom’dan…
Rover, kısa süre içinde kafasını kâğıdın arasından çıkarmayı başaracaktı. Kekin kokusu almıştı. Ama ona ulaşamadığını fark etti; ve orada, sepetin altlarında, kâğıt torbaların arasında küçük bir oyuncak hırlayışıyla hırladı. Onu sadece karidesler duymuştu ve meselenin ne olduğunu sordular. Kendisi için üzülmelerini bekleyerek her şeyi anlattı, ama onlar sadece şöyle dediler:
“Peki ya haşlanmaya ne dersin? Sen hiç haşlandın mı?”
“Hayır! Hatırladığım kadarıyla, hiç haşlanmadım,” dedi Rover, “daha önce birkaç kez banyo yapmış olmama rağmen, ama yıkanmak da özellikle hiç hoş bir şey değildi. Ama düşünüyorum ki, haşlanmak büyülenmenin yansı kadar bile kötü değildir.”
“Öyleyse sen, gerçekten de hiç haşlanmamışsın,” diye cevap verdiler. “Haşlanmak hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. O, birinin başına gelebilecek en kötü şeydir, bunu düşünmesinin öfkesiyle bile hâlâ kıpkırmızıyız.”
Rover, karideslerden hoşlanmamıştı ve şöyle konuştu: “Boşversenize, kısa bir süre içinde sizi yiyecekler ve ben de oturup seyredeceğim.”
Bundan sonra karideslerin ona söyleyecek bir şeyleri kalmadı ve onu kendisini nasıl insanları satın aldığını merak edişiyle başbaşa bıraktılar.
Bu sorunun yanıtını çok kısa bir süre içinde öğrenecekti. Bir evin içine taşınmıştı, sepet bir masanın üzerine yerleştirilmiş, bütün paketler dışarıya çıkarılmıştı. Karidesler hemen kilere götürüldü, ama Rover doğrudan doğruya onun için satın alındığı küçük çocuğa verildi. Çocuk da onu odasına götürüp onunla konuştu.
Rover, aslında eğer böylesine aşın sinirli olmayıp da, onun söylediklerine kulak verebilseydi küçük çocuktan hoşlanabilirdi. Küçük çocuk becerebildiği en iyi köpek lisanında ona havladı (üstelik bu işte oldukça iyiydi) ama Rover, ona cevap vermeye asla kalkışmadı. Bütün bu süre boyunca, onu satın alan ilk insanların elinden hemen kaçağını söylediğini hatırlayarak ve bunu nasıl yapacağını merak ederek düşünüp durdu; küçük çocuğun onu okşadığı, masanın üzerinde ve yerde iteklediği bütün bu süre boyunca, dimdik oturup yalvarır gibi davranmak zorundaydı.
En sonunda gece geldi ve küçük oğlan yatağa gitti; Rover yatağın yanında bir sandalyeye konulmuştu ve hava tamamen kararıncaya kadar…