Terra’nın Gizli Ajanı
Terra’nın Gizli Ajanı’ndan…
Bu yıl bahar erken gelmişti, fakat tepeler hâlâ buzlarla kaplıydı. Gece bastırıp da kervanlar konakladığında, insanlar çevreden topladıkları buzları kovalara doldurup ateşte eriterek su ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlardı. Bunlardan kervancıbaşı tüccar Heron’u, bu güzergâhta yolculuk yapanlar arasında tanımayan hemen hemen yoktu. «Kral-avı»ndan bir gün önce Carrig kentine varmanın tüccarlar için önemi büyüktü. Çünkü, erken gelen bahar tepedeki buzlarla birlikte, kent halkının keselerinin ağzını da çözebilirdi.
Kervan, bir önceki akşam, erken saatlerde Carrig arazisine girdiğinde, yüksek surlardan inmekte olan kış bekçileriyle karşılaşmıştı. Bu arada köylülerle de ayaküstü küçük çapta alışverişler yapılmış; yol yorgunu yük hayvanları da böylelikle biraz olsun dinlenme fırsatı bulabilmişlerdi. Soyguncuların Carrig arazisine giremediklerini bilmenin verdiği güvenle tüccarlar ve diğer kervan üyeleri, bu bölgede yol aldıkları sürece son derece rahattılar, gülüşüp konuşur ve şarkılar söylerlerdi.
Tüccar Heron’un da yüzünden mutluluk okunuyordu. iri yapılı, güleç yüzlü ve oldukça sokulgan bir adam olan tüccar Heron’u mesleğindeki en ateşli rakipleri bile severler, fakat onun ticari anlayışından hiç hoşlanmazlardı.
Heron’un düzenli olarak iş yaptığı dört kentin her birinde birer evi ve birer de karısı vardı. Ancak o, bunların hiçbirisinde doğru dürüst oturmuyordu. Geçen kışı, Carrig kentini sulayan ırmağın döküldüğü denizin ötesindeki ülkelerde ticaretle geçirmiş ve bir ay kadar önce geri dönmüştü. Yüzündeki mutlu ifadeyi ensesine doğru kaydırdığı şapkası tamamlıyordu. Üzerindeki geniş pelerinin etekleri, sanki bir Çin tapınağının çatısı gibi çevresine yayılıyordu.
Düşünceli gözlerle kentin yüksek volkanik tepelerine bakan Heron, bu çok önemli ziyarette ne bulabileceğini hesaplamaya koyulmuştu.
Heron’un hemen ardından, güney bölgesinden kervana katılan iki adam geliyordu. Heron, yol boyunca onlarla dostluk kurmaya çalışmıştı. Güneylilerin Carrig’e giden kervana katılmaları alışılmış bir durumdu. Bunların çoğu tüccar ya da kendi yeteneklerinin kuzey kentlerinde değer bulduğunu duyarak kervana katılan sanatkârlardı. Kimi de para canlısı kişilerdi. Bazen sürgüne gönderilen suçlular ya da resmî görüşmelere giden görevlilerin de yer aldığı bu kervanlarda, hemen her…