Kitap Hırsızı
Kitap Hırsızı’ndan…
Evet, ışıltılı bir kariyer.
Ancak, çalınan ilk kitapla İkincisi arasında oldukça uzun bir zaman geçtiğini hemen belirtmeliyim. Dikkate diğer bir nokta da, ilki karların arasından çalınmışken. İkincisi ateşten alınmıştı. Ona verilenlerden söz etmiyorum bile. Toplamda on dört kitabı vardı ama kendi gözünde hikâyesi özellikle on tanesinden oluşuyordu. O on tanesi arasında altısı çalınmış, biri mutfak masasında bulunmuş, ikisi gizli bir Yahudi tarafından onun için hazırlanmış ve biri de yumuşak, sarı elbiseli bir öğle üzeri tarafından ulaştırılmıştı.
Hikayesini yazmaya başladığında, kitapların ve kelimelerin tam olarak ne zaman bir anlam taşımanın ötesinde her şey haline geldiğini merak edecekti. Acaba üst üste raflarla dolu odayı ilk kez gördüğü zaman mıydı? Yoksa Max Vandenburg, bir sürü sıkıntı ve Hitler’in Kavgam’ıyla Himmel Sokağı’na geldiği zaman mıydı? Yetimhanelerde kitap okuduğu zaman mı? Dachau’ya son yürüyüşünde mi? Kelime Karıştıran mıydı? Belki de nerede ve ne zaman olduğunun net bir cevabı yoktu. Neyse, konudan uzaklaşıyorum. Bunlara girmeden önce, Liesel Meminger’in Himmel Sokağındaki başlangıcına ve domuzcuk yetiştirme sanatına değinmemiz gerek.
Liesel oraya geldiğinde, ellerindeki kar kızarıklıkları ve parmaklarındaki donmuş kan hâlâ görünüyordu. Her yerinden gıdasızlık akıyordu. Tel gibi bacaklar. Elbise askısı kollar. Pek kolay gülümsemiyordu ama bunu yaptığında, gülümsemesi bile açlık yansıtıyordu.
Saçları Alman sarısına yakındı ama gözleri tehlikeliydi: Koyu kahverengi. O dönemde Almanya’da kahverengi gözlü olmayı istemezdiniz. Belki de gözlerinin rengini babasından almıştı ama bilmesi mümkün değildi, çünkü babasını hatırlamıyordu. Babasıyla ilgili gerçekten bildiği tek bir şey vardı, o da anlamadığı bir etiketti.
TUHAF BİR KELİME
Komünist
Son yıllarda bu kelimeyi defalarca duymuştu.
İnsanlarla dolu sığınma evleri, sorularla dolu odalar vardı. Ve bir de o kelime. O tuhaf kelime daima oralarda bir yerde, bir köşede duruyor, karanlıkta onu izliyordu. Takım elbiseler ve üniformalar giyiyordu. Nereye giderlerse gitsinler, babasından söz edildiği zamanlarda oradaydı. Annesine bu kelimenin ne anlama geldiğini sorduğunda önemli olmadığı, böyle şeyler düşünmemesi…