Uzayda İsyan
Uzayda İsyan ‘dan…
Ilık bir Haziran gecesi Times Square. Göze yabancı gelmeyen ışıklar, kalabalık, tiyatrolar, dükkânlar, Lindty’ye girmek üzere bekleyen turist kuyruğu.
Trehearne, yüksek irtifa uçuşu hakkında yeni bir kitap alımak üzere teknik kitaplar satan bir kitapçıya girmişti. Bir masanın arkasında oturan Kerrel’in yüzüne bakmıştı ve bu bakış, sonucun başlangıcı olmuştu.
Bu bakış, Trehearne’den başka kimse için herhangi bir şeyin başlangıcı olamazdı. Trehearne değişikti ve bu değişikliği görünüşü yönündendi. İnsanların çoğu muhakkak birine benzerdi; babaya, anaya, büyükbabaya, ya da hiç değilse sülâlesinden gelme birine benzerdi. Oysa, Trehearne kimseye benzemiyordu. Şimdiye kadar da kimseye benzdiği söylenmemişti ve kimseye benzemeyişi sadece yüz yapısından ötürü değildi. Daha derin bir sebeptendi. Değişikliği renginden, doku yapısından ve kesinlikle anlaşılamayan bir şeyden ötürüydü.
Bir yerlerde, bir kadın durur, yüzüne dikkatle bakarak:
— Senin garip bir yönün var, Michael, şimdiye kadar tanıdığım kimselere benzemiyorsun, diye söylenirdi.
Otuz yıldan beri duyduğu bu sözden ötürü, Trehearne, oldukça büyük bir komplekse yakalanmıştı.
Ve şimdi, Times Square’deki kitapçıda, kendisine son derece benzeyen birinin yüzüne bakıyordu.
Trehearne dikkatle bakıyordu. Bir veya iki saniye sonra diğer adam başını kaldırdı ve Trehearne’ü gördü. O da dikkatle karşısındaki adama baktı. Sonra gülümsedi ve:
— Merhaba, dedi.
Trehearne heyecanla titredi. Adama dikkatle bakarak:
— Merhaba, diye karşılık verdi.
Adama biraz daha dikkatle baktı. Gördüğü çehre kendisinin olamazdı, çünkü benzeyiş kişisel olmaktan çok ırkî gibi görünüyordu. Aralarındaki ırkî benzeyiş, Trehearne’in yine eski problemini hatırlamasına sebep oluyordu. Trehearne, Schenectady’de doğmuştu ve Cornish kütlesinin dördüncü neslinden gelmeydi, ama ne Cornish’lilere ne de onlarla karışarak meydana gelmiş bir meleze benziyordu.
Soru hemen dudaklarına kadar yükseldi. «Nerelisıniz?», diye sormak üzereydi, fakat sormasına fırsat kalmadan ayrı bir masada oturan kız döndü ve gülerek bir kitap uzattı.
— Kerrel, bunlardan birini almalıyız.
Kitabın adı, «UZAY UÇUŞUNUN GELECEK ÇAĞI», büyük harflerle yazılmıştı. Kerrel, bu ismi garip karşılamış gibi görünerek kitabı Trehearne’e gösterdi.
Bir kahkaha atarak:
— Bu kitap…