Uzayda Büyük Sıçrayış / Leigh Brackett

Uzayda Büyük SıçrayışUzayda Büyük Sıçrayış

Uzayda Büyük Sıçrayış’tan…

Barda konuşmuş olduğu çocuğun öfkelendiği de bu durumdu. Onu bu özel odaların birinden sepetlemişler ve koğuşa koymuşlardı. Bu kattaki odalarda bulunan tek hasta olmasına rağmen onu neden gece yarısı koğuşa atmışlardı?
Kapının önündeki iri yarı adam hemen ayağa fırladı, bütün uykusu birden dağılmıştı.

Comyn’in yanında yürüyen nöbetçi:

— Endişe etmene lüzum yok, dedi. Bu adam benim dostumdur.

Nöbetçinin sesinde inandırıcı bir ton yoktu. Diğer nöbetçi ileri doğru bir adım atarken:

— Sen delimisin, buraya yabancı… Hey… hey, ne oluyoruz ?

Nöbetçinin refleksi son derece iyiydi, fakat Comyn zaten hazırdı. Elindeki şok tabancası hafif bir vızıltıyla çalışınca nöbetçi kalıp gibi yere serildi. Bir saniye sonra Comyn’in yanındaki nöbetçi de bilincinin yanında yatıyordu. İki nöbetçi de bayılmıştı, çünkü Comyn, gelirken çaktırmadan şok tabancasının voltajını düşürmüştü.

Genç doktor duyduğu hafif gürültülerin sebebini anlamak için başını odasının kapısından uzatıp baktığı zaman koridorda kimseler yoktu.

— Joe?

Doktorun sesinde sinirli bir ifade vardı. Cevap alamayınca kaşları çatıldı. Doktor, yandaki koridora bakmak üzere arkasını dönünce Comyn, son odanın kapısını açarak sessizce içeri süzüldü ve kapıyı arkasından kapadı.

Kapıcın üstünde yepyeni bir kilit ve sürgü vardı. Comyn, böyle şeylerin hastane kapılarına konmadığını çok iyibiliyordu. Kapının sürgüsünü yuvasına oturttuktan sonra yataktaki adama doğru döndü. Kalbi hızlı hızlı çarpıyordu, çünkü yataktaki adam başkası olabilirdi…

Bütün söylentiler doğruydu. Ballantyne başarmıştı. Büyük Sıçrayışı yapmış ve güneşin ötesindeki karanlıktan tekrar geri gelebilmişti. Yıldızlardan dönen ilk insandı.
Comyn, yatağın üstüne doğru eğildi. Elini hafif bir şekilde kemikli omza dokundurdu.

— Ballantyne, diye fısıldadı. Ballantyne uyan. Paul nerede?

Comyn, parmaklarının altında sadece deri, kemik ve kalınlaşmış kan damarlarını hissediyordu. Damarlarda, akan kanın belli belirsiz hissedilmesi, adamın hâlâ hayatta olduğuna bir işaretti. Adamın yüzünde hâlâ geçirmiş olduğu korkulu dakikaların izleri vardı… Bu yüzden ölümden korkan bir insanın ifadesi yoktu…
Comyn, garip bir korkuyla sarsıldığını hissetti. Birden kaçmak, bu odadan kurtulmak arzusuna kapıldı. Çünkü, adamın

LİNK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir